Sokak Hayvanları Hakkında

21 July 2024
Kerem Turunç
1449

Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan kanun teklifine karşıyız. Zira, kanun teklifi, Hayvanları Koruma Kanunu’nun ismine ve ruhuna aykırı şekilde hayvanları koruma amacı gütmemektedir. Tam tersine, bu hâli ile kabul edildiği takdirde çok sayıda korumasız hayvanın acı çekmesine ve öldürülmesine neden olacaktır.

Kanun teklifinin gerekçesinde “[m]evcut Kanun ile hayvanların toplanması ve rehabilitasyonuna ilişkin sorumluluk belediyelere verilmiş ancak gerekli denetim mekanizmaları tesis edilemediğinden, ilgili kuruluşlar üzerine düşeni tam anlamıyla yerine getirememiş ya da mevzuatın dar yorumlanması sebebiyle çözüme katkı sunmak istedikleri halde mevzuatla kendilerine çizilen sınırları geçemediklerinden popülasyon her geçen gün katlanarak artmaya devam etmiştir” denmiştir.

Eğer sorun, gerekçede belirtildiği gibi, gerekli denetim mekanizmalarının tesis edilmemiş olması veya ilgili kuruluşların yetkisinin dar olması ise, kanun koyucunun görevi gerekli mekanizmaları tesis etmek ve ilgili kuruluşların yetkisini genişletmektir. Bu hem doğru hem daha kolay olan yöntemdir. Mevcut kanunların etkin şekilde uygulanmamasının sonuçlarına masum hayvanların katlanmaması gerekir.

Masum sokak hayvanlarını ömürleri boyunca barınakta tutmak, masum bir insanı ömrü boyunca hapishanede tutmaktan farksızdır. Çok az sayıda sokak hayvanı tehlike arz ettiği için belediyelere milyonlarca hayvanı toplu şekilde öldürme yetkisi vermek, bazı insanlar suç işliyor diye o toplumun mensubu tüm insanları idam etmekten farksızdır.

Kanun teklifi, bu hâli ile kabul edilirse çok kısa süre içinde toplu katliamlara tanıklık edeceğimiz şüphesizdir. Zira, kanun teklifi ile Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki “[e]vcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” hükmü yürürlükten kaldırılacaktır. Yani, sokak hayvanlarının yaşama özgürlüğü kanunla korunmaz hâle gelecektir.

Keza, kanun teklifi ile belediyelere çok geniş ve muğlak yetkiler verilmek istenmektedir. Örneğin kanun teklifinde, “[b]akımevine alınan hayvanlardan … tedavi edilemeyen hastalığı bulunan hayvanlara yerel yönetimlerce ötanazi yapılır” ve “[s]ahipsiz hayvan popülasyonunun; kamu güvenliği bakımından tehlike oluşturmasına … sebebiyet vermesi halinde ilgili yerel yönetim tarafından sahipsiz hayvanlara ötanazi yapılabilir” hükümleri bulunmaktadır. Bu hükümlerin, bazı belediyeler tarafından bulaşıcı olmayan bir hastalığı veya tek bir olayı bahane ederek on binlerce hayvanı katletmek amacıyla kullanılabileceği açıktır.

Daha doğru yaklaşım mevcut mevzuatı etkin şekilde uygulamak, sokak hayvanlarını aşılamak ve kısırlaştırmaktır. Bunun bir parçası da kaçak ticareti engellemek ve sahiplendirmeyi teşvik edici adımlar atmaktır. Bu aynı zamanda halkın da talep ettiği, insani ve gerçekçi yaklaşımdır. Yeter ki gerekli irade olsun.

Hayvanların doğal yaşam alanı barınaklar değildir ve masum hayvanlar hiçbir sebep yok iken öldürülmemelidir. Kamuoyu araştırmaları da halkın büyük çoğunluğunun sokak hayvanları ile beraber yaşamak istediğini, onların toplu şekilde hapishanelerde tutulmasına veya katledilmesine karşı olduğunu göstermektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin halkın sesini dinleyerek bu konuda toplumsal uzlaşı sağlayacak adımlar atacağına inanmak istiyoruz. Zira hukuk sisteminin amacı yaşatmak ve var etmektir. Öldürmek ve yok etmek değildir.